TÜHİD Başkanı Gonca Karakaş'ın Aristokrat Dergisi ile yaptığı sektör röportajı

19 Temmuz 2018 , Perşembe

TÜHİD Başkanı Gonca Karakaş'ın Aristokrat Dergisi ile yaptığı sektör röportajı

TÜHİD Yönetim Kurulu Başkanı Gonca Karakaş'ın Aristokrat Dergisi'nde yayımlanan röportajı şöyle;

Halkla ilişkiler disiplininin meslek profesyonelleri tarafından bile yeterince bilinmediğine dikkat çeken Gonca Karakaş, ‘‘Bu durum beklentilerin medya çıktılarıyla tanımlanmasına neden oluyor. Bir halkla ilişkiler ajansı ne yapar, ajanstan beklentiler ne olmalı, nasıl uzmanlıkta bir ekipten ne faydalar sağlanabilir, bunların farkında olmak gerekiyor. Ajansı sadece medya ilişkileri için kullanıyor olmak ve gazetelerde çıkan haberlere göre değerlendirmek en büyük yanlışlardan biri’’ ifadesini kullanıyor.

Halkla ilişkiler sektörünün en temel sorunları neler?
Dijital dönüşümün yaşandığı çağımızda 7x24 ve 365 gün iletişimde olduğumuz bir ortamda halkla ilişkiler, günümüzde “bir yönetim fonksiyonu” oldu. Birleştiricilik misyonu ile konumunu çok daha öne taşıdı. Ancak meslek olarak doğru anlaşılmış ve henüz hak ettiği konuma gelmiş durumda olmadığımızın farkındayız. Medya ilişkileri ve etkinlik yönetimini halkla ilişkiler zanneden çok büyük bir çoğunluk var. Halkla ilişkiler sektörü günümüzün ve geleceğimizin yapı taşı. Bunu anlayacak vizyon sahibi yöneticilere ve tabii sektörüne hakim, kurumsallaşmış, dünya standartlarında hizmet veren şirketlere ihtiyacımız var. Üniversitelerdeki halkla ilişkiler eğitimlerinin geliştirilmesi ve kalifiye insan gücünün geliştirilmesi bir başka ana sorun sektörümüzde. Üniversite öğrencileri, hatta bazı sektör çalışanlarının bile mesleklerinin ne olduğunu bilmediğini görmek çok üzücü.

TÜHİD olarak bu konularda yaptığınız çalışmalardan kısaca bahseder misiniz?
TÜHİD olarak halkla ilişkiler ekosistemi kapsamında tüm paydaşlarla sinerji içinde çalışıyoruz. Gerek iş dünyası, gerek akademik dünya içinde çalışmalarımız yer alıyor. TÜHİD Anadolu Buluşmaları’nı düzenliyoruz. Üniversitelerde her branşta gençlerle bir araya gelmeye çalışıyoruz.  Her ayın son cuma günü TÜHİD Connect etkinliği altında sektörümüzle, genç iletişimcilerimizle bir araya geliyoruz. Aynı zamanda UN Global Compact
imzacıları arasındayız. Meslek standartlarının gelişmesi için çalışıyoruz. Ayrıca sektörel fayda sağlayabilmek adına iletişimcilere katkı sağlayacak bir kaynak oluşturduk. Halkla İlişkilerin temelinin ve meslek çalışmalarının yer aldığı bir başucu kitabı olan TÜHİD Halkla İlişkiler El Kitabı’nı dijital olarak sunduk. Ve tabii bir de bu yıl 17.’sini düzenlediğimiz Altın Pusula ödüllerimiz var.

TÜHİD’in genç iletişimcilere önderlik etme, önlerini açma vasfı bulunuyor. Bu doğrultuda neler planlıyorsunuz?
Genç iletişimciler sektörümüz için çok önemli. Pratikte ve teorikte vasıflı olarak sektöre atılmaları için İLAD – İletişim Araştırmaları Derneği ile işbirliğimiz söz konusu. Gençlerin üniversitelerde aldığı eğitimin akreditasyonu için çalışıyoruz. Etkinliklerimize onların da dahil olması için çalışıyoruz.

Önümüzdeki 5 yıl içerisinde TÜHİD’in hedeflerinden bahseder misiniz?
Sektör için yerel, ulusal ve uluslararası çalışmalarımız devam edecek. Yönetim Kurulu olarak TÜHİD içerisinde komiteler oluşturduk. Üye ilişkilerinden üniversitelere, kamu ve STK ilişkilerinden, sürdürülebilirliğe ve mesleki standartların gelişmesine yönelik çalışmalar planlanıyor.

Altın Pusula’nın sektör için öneminden bahseder misiniz?
İletişim sektöründe 46. yılını kutlayan TÜHİD tarafından bu yıl Altın Pusula’nın 17.’sini düzenledik. Kamu, özel sektör ve sivil toplum kuruluşları tarafından itibarı yüksek kabul edilen bir yarışma. Başarılı halkla ilişkiler çalışmalarını ödüllendirmek, iş dünyası ve halkla ilişkiler şirketlerini teşvik etmek amacıyla düzenleniyor. Her yıl olduğu gibi bu yıl da törene yoğun ilgi vardı. 400’ün üzerinde konuğumuz bizimleydi. Altın Pusula sürdürebilirliğini kanıtlamış, etik değerlere önem veren, şeffaf bir sisteme sahip olan, kapsayıcı bir ödül programı. İş dünyası ve kamu sektörünün de yakından takip ettiği bir program. Altın Pusula yarışmasının bütün süreçleri internet üzerinden online olarak yönetiliyor.

Size göre Altın Pusula sektörün ne kadarına ulaşıyor? Daha da kapsayıcı olması için planlarınız var mı?
Altın Pusula’nın sektörün ne kadarına ulaştığını söylemek çok güç. Bu sektörde olan, mesleki gelişime önem veren her iletişimcinin haberi olduğunu düşünmek istiyorum. Her yıl dünyada ve Türkiye’de yaşanan gelişmelere ve trendlere göre güncellenen bir program. Kategori ödülleri yanı sıra “Betûl Mardin Geleceği Şekillendiren Liderler Ödülü”, “Alâeddin Asna Kurumsal Sorumlulukta Tutarlılık ve Süreklilik Ödülü” ve KAGİDER işbirliğiyle verdiğimiz TÜHİD KAGİDER 1e1 Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Ödülü gibi sektöre değer katan ödüllerimiz de mevcut. Ayrıca, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı - UNDP işbirliğiyle, Altın Pusula’ya katılan tüm projeler
arasından, topluma, çevreye, ekonomiye değer katan bir projeye de bu yıl yedinci kez UNDP Özel Ödülü’nü takdim ettik.

Anadolu Buluşmaları’nda nasıl tepkiler alıyorsunuz? Amaca ulaşılıyor mu?
Biz TÜHİD olarak iletişimin sadece İstanbul’la sınırlı kalmaması için yoğun bir çaba sarf ediyoruz. Etkinliklerimizde iletişimin tüm taraflarını buluşturuyoruz. Son iki yıldır ‘Anadolu Buluşmaları’ ile Anadolu’daki yöneticilere, öğrencilere, bürokrasiye, sivil topluma ulaşıyoruz. Yerelde neler yapılabilir? Bölgesel öncelikler nedir?
gibi konuları tartışıyoruz.

Sektörümüzde 1., 2., 3. Nesil iletişimciler gibi zaman zaman konuşulan ayrışmalar yaşanıyor. Bazı ajanslar yeterince seslerini duyuramamaktan yakınıyor. Sizce bunun temel nedeni nedir? TÜHİD herkesi kapsamak için neler düşünüyor?

Ayrışmaların tümüne karşıyım, 3. Nesil olup, hala mesleğini üç beş gazeteci tanıyıp haber yaptırmak sanan iletişimciler de mevcut, 1. Nesil olup dünyadaki gelişmeleri takip edip, kendini dijital dünyaya adapte etmiş meslektaşlarımız da... Sesini duyuramamaktan yakınan ajansa ise şahsen hiç rastlamadım.

Halkla İlişkiler okuyan öğrenciler etraflarına mesleklerini anlatırken zorlandıklarını hatta kimi zaman alay edildiklerini söylüyor. Mesleğin itibarı ve bilinirliği için sizce neler yapılmalı? Neden eksik kaldık?

Sanırım iğneyi kendimize batırarak başlamak lazım. Hala bunları konuşuyor olmamız çok üzücü ancak iletişim fakülteleri son sınıf öğrencileri acaba kendi mesleklerini doğru anlatabiliyorlar mı? Hepimiz bir yerde hata yapıyoruz... Gazeteciler halkla ilişkileri sektör olarak görmediklerinden, şeffaf datalarla sektörümüzün ekonomiye girdisini doğru anlatamadığımızdan, “Halkla İlişkiler Sektörü”nün basında yeterince yer almadığını düşünüyorum. TÜHİD, yapılan bütün çalışmaların temelinde mesleğimizin doğru algılanması için uğraşıyor. Mesleğin itibarını sadece TÜHİD değil bu mesleği yapanlar bir araya gelirse ve doğru mesajlar verirse yüceltebilir. En büyük eksiğimiz birileri gelsin bizim yerimize konuşsun ve mesleğimizi anlatsın anlayışı. Bizler birey olarak da elimizi taşın altına koymalıyız. Bir kere halkla ilişkiler disiplini nedir? Ne iş yapar? Bunun farkında olmalıyız.

Halkla İlişkiler ajanslarında çalışan genç iletişimciler ajanslarda yükselme veya daha üst pozisyon bulma konusundan şikayetçiler. Bu sıkıntılarından dolayı ajansları kurumsal bir firmaya geçene kadar kısa süreli bir basamak olarak görüyor. Bu da mesleğin profesyonelleşmesini engelliyor. Bu konuda yorumunuz ne olur? Sizce neler yapılmalı?

Ajansları basamak olarak görmek mesleğimize ve sektörümüze büyük haksızlık olur çünkü ajanslar kurumların en büyük destekçisi. Ajanslar yeterince kurumsal yapıya kavuştuğu zaman, iş garantisi ve maaş potansiyelleri müşteri tarafıyla yarışır bir noktaya vardığı zaman kimsenin böyle bir isteği kalmayacak. Ayrıca, hiçbir yerde yükselmek ajans tarafında yükselmekten daha kolay değil. Müşteri tarafını da deneyimleyip ajans tarafını tercih eden çok meslektaş tanıyorum. Yani bu genellemeler çok yanlış.

Genç iletişimcilere sektörle ilgili ne önerirsiniz?
Klasik bir söylem gibi gelse de gelişmeleri yakından takip etmeleri, dünyayı okuyabilmeleri ve bunun için en az bir yabancı dile sahip olmaları ve yaşadıkları ülke ve daha da önemlisi değerlerinin farkında olmaları gerekiyor.

Halkla İlişkiler sektöründeki bileşenlerin yeterince birliktelik sağlayabildiğini düşünüyor musunuz?
Bildiğiniz üzere sektörümüzü temsil eden üç şirket var; TÜHİD – Türkiye Halkla İlişkiler Derneği, İDA – İletişim Danışmanlığı Şirketleri Derneği ve KİD – Kurumsal İletişimciler Derneği. Üç dernek her zaman birbirine destek olarak, tam bir işbirliği içinde çalışmalarını sürdürüyor. Ama sadece sektör derneklerinin değil tüm iletişim sektörünün (medya, reklam, dijital vb. gibi) tüm paydaşları ile yoğun ve uyumlu birliktelikleri önemli.

Halkla İlişkiler ajanslarında yaşanan krizleri, en prestijli ajansların kapandığını veya prestijli ajanslarda bile maaş ödeme zorlukları yaşandığını görüyoruz. Size göre ajansların ayakta kalabilmesi için neleri dikkate alması gerekir? Size göre PR ajanslarının en büyük hatası nerede?
Maddi zorluklar, şirket kapanmaları sektörümüze özel bir durum değil, hatta sektörümüzde nadiren yaşandığı için bu denli dikkat çektiğini düşünüyorum. Ana gideri insan gücü olan bir danışmanlık şirketi ancak sürekli maliyetlerinin altında danışmanlık bedeli verdiği zaman krize girer. Sürdürülmesi imkansız bu sistemde de hem kendine, hem sektöre, hem de çalışanlarına büyük zarar verir. Maliyet hesabını doğru yapamayan şirketlerin de, hesap yapsa da eksik hizmet vererek kâr etmeye çalışan ajansların da sektöre en büyük zararı verdiklerini düşünüyorum. Aslında sektörün gelişimi ve global standartlarda hizmet verilebilmesi için sadece ajanslara değil müşterilere de kontrol mekanizmaları kurmak adına bir görev düşüyor. Her müşteri, çalıştığı ajanslarda kendilerine hizmet verenlerin maaşlarının ve yasal haklarının ödenip ödenmemesinde en azından etik olarak sorumlu. Kurumsallaşmış, şeffaf ve dürüst iş yapan şirketleri tercih etmeleri sektörün gelişimi için önemli.

Sektörümüzü gelişmiş ülkelerle kıyaslarsanız artılarımız neler eksilerimiz neler?
Sektörümüzün gelişmiş ülkelerle kıyaslandığında büyük eksileri olduğunu düşünmüyorum. Hatta birçok konuda uzmanlığımız ülkemiz ekonomisi ve sosyopolitik yapısı ile doğru orantılı olarak çok daha gelişmiş reflekslere ve deneyimlere sahip. Türkiye’de 50 yıllık bir geçmişe sahip olmasına rağmen dünya çapında rekabet edebilen ajanslarımız mevcut. Sektör genelinin aynı standartları yakalaması bizim için kritik konu. Bunun 10 - 15 adet uluslararası standarda sahip ajans ve yine bir avuç bu işi hakkıyla yapan kurumdan öteye gitmesi en büyük hedefimiz.

Sektörümüzdeki birçok kişi mesleğinin 5-10 sene içinde kalmayacağını düşünüyor. Size göre sektörümüz 5 sene sonra nereye gidecek?

Mesleğimizin yok olması gibi bir durumun söz konusu olmadığı gibi, geçirdiği evrim de yadsınamaz. Dijital bir dönüşüm içindeyiz. Bu dönüşümden belki de en çok iletişim sektörü etkileniyor. Bu süreci yakından takip edemeyen, konvansiyonel uygulamalarla sınırlı kalanların bu rekabetçi ortamda hayatta kalmaları zorlaşıyor.

Sektörümüzün dijital dünyaya adaptasyon için neler yapması gerekiyor?

İletişim sektörü çok hızlı bir adaptasyon yaşıyor. Reklam, dijital, PR gibi her alanda gelişmeleri yakından takip etmeyen firmalar, ajanslar, yöneticiler gündemin gerisinde kalacaktır. Dolayısıyla trendleri çok yakından takip etmek gerekiyor. 5-10 sene öncesine kadar internetin geleceğine inanmıyoruz diyen büyük ajanslar
vardı. Dönüşümün öncüsü olanlar büyümeye devam edecekler.

Medya çalışanları ve halkla ilişkiler çalışanları arasındaki ilişkiyi nasıl yorumluyorsunuz?

Biz 2010 yılında gazeteciler ve halkla ilişkiler uzmanlarının çalışmasını kolaylaştıracak standartlar konusunda bir deklarasyon hazırladık. 2016 yılında da kamuoyunun doğru bilgi ve habere ulaşmasında kendi sorumluluklarını azami ölçüde yerine getirmek, yüksek anlayış ve işbirliği içinde sağlıklı bir iş modeli oluşturmak amacıyla Türkiye Halkla İlişkiler Derneği (TÜHİD),  Ekonomi Gazetecileri Derneği (EGD), İletişim Danışmanlığı Şirketleri Derneği (İDA), Kurumsal İletişimciler Derneği (KİD), Reklamverenler Derneği (RVD), TOBB Türkiye Medya ve İletişim Meclisi, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) ve Bilişim Medyası Derneği (BMD) olarak İletişim ve Medya İlişkileri Yönetiminde Mesleki İlkeleri hazırladık. Hatta Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği - TÜSİAD imzacılarımız arasına girdi. Her iki çalışmada da medya ve halkla ilişkiler tarafının üzerine düşen sorumlulukları, olması gerekenleri belirttik.

Türkiye’de medyadaki hızlı değişimlerin sektörü nasıl etkileyeceğini düşünüyorsunuz?
Türkiye’de yaşanan gelişmeler her sektörü olumlu ya da olumsuz etkileyebilir. Önemli olan gelişmelerde ve değişimlerde bulunduğumuz konumun farkında olarak hareket etmek ve stratejilerimizi ona göre konumlandırmak. Biz iletişim profesyonelleri her şartta birleştirici, objektif ve yapıcı olmalıyız.

Bir iletişimcinin en büyük sorumluluğu sizce nedir?
Etik değerleri ön planda tutarak hareket etmemiz en büyük sorumluluklarımızdan biri. Ülkemizin gelişmesi için yurt içi ve yurt dışında doğru algılanması için bizlere büyük görevler düşüyor.

Türkiye’de markaların PR’dan beklentilerini nasıl görüyorsunuz? Size göre markaların PR ajanslarından beklediği en yanlış hedefler neler?

Halkla ilişkiler disiplininin mesleğimiz profesyonelleri tarafından bile yeterince bilinmemesi beklentilerin medya çıktılarıyla tanımlanmasına neden oluyor. Bir halkla ilişkiler ajansı ne yapar, ajanstan beklentiler ne olmalı, nasıl uzmanlıkta bir ekipten ne faydalar sağlanabilir, bunların farkında olmak gerekiyor. Ajansı sadece medya ilişkileri için kullanıyor olmak ve gazetelerde çıkan haberlere göre değerlendirmek en büyük yanlışlardan biri.

Halkla ilişkilerin müşteriler tarafından medya yansımalarıyla değerlendirilmesini nasıl yorumluyorsunuz?

Halkla ilişkiler medya yansımasından ibaret değildir. Biz halkla ilişkileri yönetim fonksiyonu olarak tanımlıyoruz. Yönetimsel bir disiplini tek bir araca indirmek mesleğimize büyük haksızlık. Medya yansımaları, paydaşlarımıza mesajlarımızı hızlı ve etkin iletmek için kullandığımız yöntemlerden sadece bir tanesi. Medyada hiçbir yansıma almadan çok başarılı halkla ilişkiler kampanyaları yürütmeniz mümkün ama bunun için mesleğimizin derinliğine hakim olmak gerekli.

Size göre mesleğinizin en güzel yanı ne?
İyilik yaratmak. Bizim sektörümüzün kurumsal sosyal sorumluluk ve sürdürülebilirlikte danışmanlık misyonu benim için benzersiz bir ayrıcalık, en büyük güzellik.

Meslek hayatınızda kendinizle ilgili en çok gurur duyduğunuz olay ne?
Çok genç yaşta bu kadar girişimci davranmış olmama yaşım ilerledikçe daha da hayret ediyorum. İlk şirketimi 22 yaşımda kurdum. Dünyanın en büyük iletişim grubu WPP’nin, Effect’in çoğunluk hisselerini alması, uluslararası başarılarımız, özellikle yarattığımız dünyayı güzelleştiren projelerin devam etmesi ve sürdürülebilirliği en gurur duyduklarım arasında sanırım... 7/24 çalışılan bu sektörde annelerinin çalışmasından hiç şikayet etmeden 2 çocuk büyütmüş olmak dışında tabii ki…

Size göre en büyük başarısızlığınız?
1999 yılında kurup, software ve içeriğine 2 sene yatırım yaptıktan sonra hayata geçen Ailem.com’a bakarsanız Facebook’tan 4 sene önce açılmış, tamamen aynı mantıkta bir proje olduğunu göreceksiniz. Zamanından önce yapılan bu yatırımı dünyaya açamamış olmak, değerini bulmamış olması benim en büyük başarısızlığım. Doğru adımlar atıp, doğru teşvikler olsaydı Facebook benzeri bir proje ülkemizden çıkmış olabilirdi. O zamanlar fotoğraflarınızı bu sayfada paylaşabilirsiniz dediğimizde, kimse internete fotoğrafını koymaz diyorlardı. Sevgili Ayşe Arman bu konuda herkesten farklı düşünüp, fotoğraflarını paylaşmıştı ancak projemizi yeterince ısrarlı olup, dünyaya açamadık.

24 saat yaşayan bir mesleğin içindesiniz. Artı olarak da sektörün gelişmesi adına önemli bir görevi yürütüyorsunuz. Özel hayatınıza ne kadar vakit ayırabiliyorsunuz? Yakınlarınız bu konudan şikayetçi oluyor mu?

Özel hayatım ile iş hayatım ne yazık ki veya bakış açısına göre ne mutlu bana ki bir bakıma birleşmiş durumda. Kendime istediğim zamanı ayıramayacak kadar yoğun çalışıyorum. Bu yaşlar geri gelmeyecek, hayat işten ibaret olmamalı, dünyada yapacak çok hayalim var ama çok şükür ki yakınlarım benim en büyük desteğim ve hiçbir zaman şikayetçi olmadılar annemin ara sıra sitemlerini saymazsak...

Kaynak: Aristokrat Dergisi

TÜHİD Yönetim Kurulu Başkanı Gonca Karakaş'ın Arsitokrat Dergisi Temmuz sayısında yayımlanan röportajından kareler...

Etiketler: tühid gonca karakaş halkla ilişkiler aristokrat

Fotoğraflar: